| ||||||||||
| ||||||||||
ZİYARETCİ İSTATİSTİĞİ |
ÇATALCA DOĞRU YOLDA/ İSKENDER KORDU YAZIYOR
TFF 3.Lig ekiplerinden Çatalcasporun devre arası kampıyla ve transferleriyle ikinci yarıda her geçen hafta üstüne koyduğunu, taşların da yerine oturmaya başladığını görüyoruz. ÇATALCA DOĞRU YOLDA TFF 3.Lig ekiplerinden Çatalcaspor’un devre arası kampıyla ve transferleriyle ikinci yarıda her geçen hafta üstüne koyduğunu, taşların da yerine oturmaya başladığını görüyoruz. Çatalcaspor şu anki görüntüsüyle ligde kalma mücadelesi veren bir takımdan daha çok şampiyonluk mücadelesi veren bir takım kimliği sunuyor taraftarlarına. Futbolu toplu ve topsuz oyun olarak ikiye ayırdığımızda Çatalcaspor’un sezonun ikinci yarısında oyunun her iki yönünü de doğru oynadığını, teknik direktör Kadir Akbulut’un da oyunculardan beklediklerini fazlasıyla aldığını görüyoruz. Sezonun ikinci yarısında Bingöl 12 ve Düzce maçlarında 90 dakika izlediğim Çatalcaspor’un sürekli iyiye doğru gittiğini, kadro derinliğini yakaladığını, girenin de çıkanı aratmadığı bir sistem takımı olma yolunda önemli bir aşama kaydettiğini görüyorum. Sezonun ilk yarısındaki takımdan çok farklı bir kimlik sunan Çatalcaspor’daki bu değişimin de daha önceki yazılarımda işlediğim gibi devre arası yapılan kampın ne kadar faydalı geçtiğini, ara transferde gelen oyuncuların da sisteme çabuk adapte olmalarıyla birlikte galibiyetlerin de içeride, dışarıda arka arkaya gelmeye başladığına tanıklık ediyoruz. 90 dakika boyunca taktik disiplin içinde oynayan, oyunun her anında hem defansif hem de ofansif görevlerini doğru bir şekilde yapan Çatalcaspor’da futbolcuların Kadir Akbulut yönetiminde ligin kalan bölümünde de şu ana kadar yaptıkları işlerin üzerine koyarak daha da iyi yerlere geleceğini tahmin ediyorum. Çünkü gerek 12 Bingöl gerekse de Düzce maçlarında oynanan doğru futbol bunun en büyük emaresi. NEREYE GİDİYORUZ? Son zamanlarda futbol sahalarında şiddet olaylarının tırmandığını üzülerek de olsa amatör maçları takip eden bir gazeteci olarak tanık oluyoruz. Olayların altyapı maçlarına kadar inmesi ise tehlikenin boyutunun ne kadar vahim bir noktaya geldiğini gösteriyor bizlere. Her hafta olaylar nedeniyle maçların yarıda kalması, bu maçların bir çoğunun da altyapı maçlarında yaşanması artık altyapılarda görev yapan antrenörlerin, altyapılardan şampiyonluk bekleyen yöneticilerin de kendilerini değiştirme vaktinin geldiğini göstermiyor mu? Altyapıda esas olan amacın dışına çıkıyoruz maalesef. Altyapıda U 19 yaş grubu da dahil esas hedef A takıma ve Türk futboluna hem ahlak yönünden, hem karakter yönünden doğru oyuncular yetiştirmek değil midir? Neden altyapıda kendimize sadece şampiyonluk hedefi koyuyoruz? Neden gençlere kazanmanın ve kaybetmenin erdemini öğretmiyoruz? Neden onlara futbolun üç sonuca da açık bir oyun olduğunu, futbolda alınan sonuçların oyunun bir karşılığı olduğunu anlatarak onları daha çok çalışmaya, hatalarından ders almaya ve daha iyisini yapmaya teşvik etmiyoruz? Önemli olan maçı mı kazanmak doğru oyunu mu öğretmek? İkisinin arasında çok farklar var? Doğru oyun oynayarak belki bugün kaybedebilirsiniz ama yarın kazanan mutlaka siz olacaksınız. Denklem bu kadar basitken altyapılarda futbol eğitimini sürdüren gençlerin omuzlarına bu kadar kazanma baskısı koyup, ‘kazanmak için her yolu mübah gören’ bir mantıkla onları sahaya sürmek o futbolcuya ne kazandıracaktır? Önemli olan günü değil yarınları kurtarmak olmalıdır. Antrenörler artık bugünleri değil yarınları kurtarma düşüncesi içinde hareket edip futbol oyununu doğru öğretmeli, enerjisini maç kazanmaya değil oyuncu kazanmaya harcamalı, Türk futboluna hizmet ettiğini aklından çıkarmamalıdır. Bizler sahaya çıkıp sadece futbola odaklanıp üç sonucun da futbolun bir parçası olarak gördüğümüzde, maç bitiminde kazananın kaybedeni tebrik ettiği, kaybedenin de kazananın elini sıktığı bir futbol ikliminde olayların yerini dostluğa, kardeşliğe ve sevgiye bırakacağını düşünüyorum. Dolayısıyla bizler yöneticiler, antrenörler olarak futbolu ne kadar güzelleştirip doğru adımlar atarsak futbolda olaylar yerine güzellikleri, dostlukları ve adına futbol dediğimiz bu güzel oyunu konuşuruz. ‘Vur, kır, parçala; bu maçı kazan mantığıyla futbolumuzun bir yerlere gelemeyeceğini lütfen görelim. Bu haber 1947 defa okunmuştur.
|
EN ÇOK OKUNANLAR |
||||||||
|
Altyapı: MyDesign Haber Sistemi |
||||||||||
